
İnsanların temel ihtiyaçlarından birisi de giyinmedir. Yeme içme ve barınma ihtiyacından sonra gelen giyim ihtiyacı eski çaplardan beri insanlar için önem teşkil eder. Eski dönemlerde sadece zaruri bir ihtiyaç olan giyim insanlar için edep yerlerini kapatmak ve soğuk havalara karşı bedenlerini ısıtmaktan öteye gitmemiştir. Zamanlar üretimin artması ve tekstil sektörünün gelişmesiyle birlikte farklı alternatifler oluşmaya başlamıştır. Farklı kişisel zevklerin ve alternatiflerin çoğalması moda olgusunu doğurmuştur. Dünyada moda kavramı ilk olarak 18. Yüzyılın başlarında ortaya çıkarken ülkemizde 1950’li yıllarda anlam kazanmaya başlamıştır. İnsanımızın moda kavramıyla tanışması cumhuriyetin ilk yıllarına tekabül etmesine rağmen bu kavramı benimsemesi yaklaşık 30-40 yıl kadar sürmüştür.
Cumhuriyetin kurulması ile birlikte birçok yenilikle tanışan insanlarımız giyim kuşamda da eski tarzından sıyrılarak modern ve yenilikçi bir bakış açısıyla tanışmıştır. Kadınlarda çarşaf yerine elbiseler, erkeklerde ise şalvar yerine pantolon ve takım elbise kullanımı artmıştır.
40’lı yıllarda kadınlarda etek boyları kısalmış ve diz altı etekler daha çok görülmeye başlamıştır. Tek parça elbiseler yerini gömlek ve etek gibi kombinlere bırakmıştır. Ayrıca diz altı etekli elbiseler de bu dönemde daha çok kullanılmaya başlamıştır.
Ve Blue Jean Hayatımıza Girer
Biraz daha zamanı ileri sarıp 60’lara geldiğimizde ise moda kavramının karmaşık bir hal aldığını görmekteyiz. Alternatifin çoğaldığı bu dönemde modayı takip etmekten ziyade herkesin kendi modasını uydurduğunu görmek mümkündür. Ayrıca kot pantolonlar hayatımıza bu dönemde girmiş ve büyük rağbet görmüştür.
Renkli Taytlar ve Saç Bantları
Mini eteklerin ülkemizde kullanımının arttığı dönem olan 80 dönemi, ülkemizde moda anlamında karmaşanın yaşandığı dönemdir. Bu yıllarda televizyon kullanımıyla beraber farklı alternatifleri gören gençler punk modasının etkisi altında kalmıştır. Saç bantları taytlar ve spor ayakkabılar sokakta göze çarpan detaylar arasındadır.
90’ların başlarında ise hem erkeklerde hem kadınlarda geniş yakalar ilk göze çarpan detaylar oluyor. Kadınlarda kalem eteklerin rağbet gördüğü ve kalın topuklu ayakkabıların kullanıldığı dönem de budur.
Yeni Çağın Moda Yaklaşımları
Milenyuma girilmesiyle birlikte modada değişim de kaçınılmaz olmuştur. Rengârenk babet çoraplar vücudu saran daracık elbise ve pantolonlar sokak modasını oluştururken düşük bel akımı da bu dönemde başlamıştır. Günümüzde ise post-modernizm ve sürrealist yaklaşımlar etkin olmaktadır. Modadaki ilerleme elbette ki bununla kalmayacak ve her geçen gün değişimine devam edecektir.
Yorumla